?Hikâye: 15- Bir insanı cehennemden kurtarıp cennete yönlendirme konusunda ne düşünüyorsunuz
- İslami Konular
- /
- ٠10قصص واقعية
Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla
İnsanları Allah’a davet etmek bilgisi ve tanıdığı kişiler ölçüsünde her Müslüman üzerine farz-ı ayndır.
Değerli kardeşlerim; Beni derinden etkileyen bir hikaye bana ulaştı. Bu hikayeyi büyük fayda sağlayacağını düşündüğümden siz kardeşlerimle paylaşmak istedim. Çünkü ben Allah’a davet etmenin her Müslüman üzerine farz olduğuna inanıyorum. Tabi bu kişinin bilgisi ve tanığı insanlar ölçüsünde farz-ı ayn yani bireysel bir yükümlülüktür. Farz-ı kifayede derinleşme, derinlemesine dalma ve kendini buna adama söz konusudur. Fakat farz- ı ayn kişinin bilgisi ve çevresi nispetindedir.
Amsterdam’daki bir mescidin imamı anlatıyordu. Bu imam ve on bir yaşındaki oğlu her cuma günü namazdan sonra Amsterdam’daki kenar mahallelere gidip insanlara “Cennete Giden Yol” isimli bir kitapçık ve farklı İslamî kitaplar dağıtıyorlar. Bir cuma günü namazdan sonra imamın oğlu sokağa çıkmaya hazırlanıyor. O gün de hava çok soğuk ve şiddetli bir yağmur var. Çocuk üşümemek için kat kat giyiniyor. Babasına “hadi aşağı inelim” diyor. Baba ise özür dileyerek reddediyor. Çünkü hava çok soğuk ve dayanılmaz şekilde sağanak yağış var. Küçük çocuk ise babasına inmek için ısrar ediyor. Ama babası kesin bir dille reddedince çocuk diyor ki: “Bugün seni temsilen ben gidebilir miyim?” Babası da izin veriyor.
Çocuk her zamanki gibi kitapçıkları alıyor ve gördüğü insanlara dağıtıyor. On bir yaşında olmasına rağmen o soğuk ve yağışlı havada karşılaştığı insanlara kitapçık dağıtmak için şehrin sokaklarında dolaşıyor. Kapı kapı dolaşıp broşür dağıtmaya devam ediyor. Yağmur altında iki saat yürüdükten sonra elinde bir broşür kalıyor. Bu hikaye çok dokunaklı ve etkileyici çünkü bazen biriyle bir kelime konuşursun ve bu onun hidayetine vesile olur.
Elinde sadece bir kitapçık kalıyor, sokaklar tamamen bomboş, şiddetli bir soğuk var, sağanak yağmur var, sonra karşısına çıkan ilk eve gidip kitapçığı vermek için karşı kaldırıma geçiyor. Zili çalıyor ama kimse açmıyor… Zili tekrar tekrar çalıyor. Ama açan olmuyor o da gitmeye karar veriyor. Ama bir şey onu engelliyor, bir kez daha kapıya dönüp zili çalıyor. Hatta sertçe kapıyı yumruklayarak çalmaya başlıyor ama bu zamana kadar beklemesine neden olan şeyi anlayamıyor. Bir süre sonra kapı açılıyor ve kapıda çok yaşlı ve üzgün görünen bir kadın beliriyor. Diyor ki: “Senin için ne yapabilirim oğlum?” Çocuk ona yüzünde dünyasını aydınlatan bir gülümseme ve parlayan gözleriyle “Hanımefendi, rahatsız ettiysem özür dilerim. Ama Allah’ın sizi sevdiğini ve sizinle ilgilendiğini söylemek istiyorum. Size bu broşürü vermek için geldim. Bu size Allah hakkında her şeyi, yaratılışımızdaki asıl amacımızı anlatacak.” Kadın ona “teşekkür ederim oğlum, Allah seni ihya etsin.” Diye karşılık veriyor.
Tek olan Allah Teala’yı tanımak kişiyi cehennem ateşinden kurtarır:
Hikaye burada sona eriyor. Ertesi hafta cuma namazından sonra imam olan baba vaaz veriyor, ders bitip sorusu olan var mı diye sorduğunda arka sıralarda, hanımların arasında yaşlı bir kadının şöyle dediği duyuluyor: “Bu topluluktaki kimse beni tanımıyor. Daha önce buraya gelmedim. Ki geçen cumadan önce Müslüman da değildim. Olmayı da hiç düşünmedim. Birkaç ay önce eşim vefat etti. Beni bu dünyada kimsesiz bıraktı. Geçen Cuma günü hava çok soğuk ve yağmurluydu. İntihar etmeye karar verdim. Çünkü hayattan hiç umudum kalmamıştı. Bir ip ve sandalye aldım, evimin tavan arasına çıktım. Sonra da ipi kirişlerden birine sıkıca bağladım. Sandalyeye çıktım, ipin diğer ucunu da boynuma geçirdim. Yapayalnızdım, içimi hüzün kaplamıştı, tam atlamak üzereydim, birden alt kattan kapı zilinin çaldığını duydum. Dedim ki, biraz bekleyeyim, kapıyı açmayayım zaten çalar ve gider. Bekledim, kapıdakinin gitmesini bekledim ama kapı sesi daha da artmaya başladı. Kendi kendime ‘Bu kim olabilir ki, beni kimse tanımıyor, neden zili böyle çalıyor?’ dedim. İpi boynumdan çıkardım. ‘Bir bakayım kapıyı çalan kimmiş?’ dedim. Açtığımda gözlerime inanamadım. Küçük bir çocuk kapıda duruyor, gözleri parlıyordu, yüzünde daha önce hiç görmediğim türden meleksi bir tebessüm vardı. Gerçekten bunu size kelimelerle anlatamam. Sonra ağzından ölü kalbime dokunan ve tekrar hayata döndüren kelimeler döküldü. Bana melek gibi bir sesle şöyle diyordu: “Hanımefendi ben size şunları söylemek için geldim, Allah sizi gerçekten seviyor, sizinle ilgileniyor.” Sonra bana işte bu kitapçığı verdi, Cennete Giden Yol… Bu melek bana geldikten sonra bir anda kayboldu. O soğuk ve yağmurda geçti gitti. Ben de kapımı kapattım. Bu kitapçığın her kelimesini dikkatle okudum. Sonra da üst kata çıktım, ipi ve sandalyeyi çıkardım çünkü o günden sonra onlara ihtiyacım olmayacaktı. Şu anda çok mutluyum çünkü gerçek ve tek ilah olan Allah Teala ile tanıştım.”